bugün

entry'ler (1207)

paranın çok pis bir şey olduğu gerçeği

türk parası resmen "kirli" bir şeydir. kredi kartlarını daha çok sevdirir. teyzeler göğüslerinin arasından çıkardıkça parayı, nemli ve yapış yapış, fenalık geçirtir. darphaneden yeni çıkmış olanı keskinir. kağıt kesiği de malum, sağlam acıtır.
dolar, ne hikmettir bilinmez, ayak gibi kokar. bir deste dolar adamın nefesini keser.
euro doz aşımında tanımsız ama berbat kokar. para kasasını açmadan önce nefesinizi tutar açarsınız. hele gurbetçilerin o paraları nerelerinden çıkardığını gördükçe *,* gözünüzü kapatıp alırsınız o parayı.
peki tüm bunlara ne için katlanılır: ay başında hesabınıza geçecek olan o bir miktar pislik için.

paranın çok pis bir şey olduğu gerçeği

(bkz: siz onu bir de bankacılara sorun)

gece yarısı yenen yemek

bol sirkeli-sarımsaklı işkembe çorbasıdır. makbuldür. ancak bilimum sıkıntıyı da beraberinde getirir.

zeytinin yağına ekmek banıp yemek

egeli.... akdenizli... zevk... keyif.... biraz da beyaz peynir, kekik ve kırmızı biber ile...

sen görürsün

boş savurma cümlesi. sadece elden gelen...

zencilerin popüler sözleri

"yo men"...

ekmeğini taştan çıkarmak

donmuş tavuğu bölüp pişirmeye çalışma eylemi.

eski sevgiliye dua etmek

nasıl bir şahs-ı muhterem idiyse, onunla yaşayıp çektiklerinizden sonra, elinizdeki kişinin kıymetini bilmenizi sağladığı için şükranlarınızı sunmaktır.

2 ağustos

accayip bir biçimde (bkz: pazartesi sendromu)na sebebiyet veren gündür.

kızlık zarının dikilmesi

eski versiyonu "kel başa şimşir tarak" olan durumun günümüz uyarlaması.... *

alternatif seni sevmiyorum söylemleri

"eve iki haftadır almayı unuttuğum şampuanı senden fazla düşünüyorum."

film izlerken yaşanacabilecek sinir bozucu olaylar

bir gözü filmde, bir gözü işte olan sevgilinin zırt pırt "o ne, bu ne, şimdi ne oldu, bu kim...." soruları ile filmin canına okuyup, sonra da "benden kıymetli mi, bir daha seyredersin" diye trip atması.

kullanılınca kişiyi entelektüel yapan kelimeler

(bkz: sezonun moda kelimeleri)

kadın vs erkek

insanlığın başlangıcından beridir süregelen hikaye.

kadının bir dediğini iki etmeyen erkek

ütopik ancak keşke erkek modeli.

ağlama nedenleri

sinir harbi.

ilaçların markette satılacak olması

eczaneler sadece reçetenize bakıp ilaçlarınızı çıkartmaz. doktorunuzun dalgınlığına geldiğinde, beraber kullanmamanız gereken ilaçları fark eder, alerjilerinizi bilir, size bir çay ikram edip dizinizin, başınızın ağrısını dinler, utana sıkıla gelen kadınlara doğum kontrol hapı ya da hamilelik testini, erkeklere prezervatifini ya da viagrasını verir. annenizin sağlığını sorar, size daha çok yakışan makyaj malzemesini ya da eşinizin almayı tercih ettiği parfümü hatırlar. üstünüzde para olmadığında, terlik-pijama acil dönüşlerinde "dursun, yarın verirsin" der. ilacınızı almaya gidemeyecek kadar hasta olduğunuzda, kalfa bir koşu getiriverir kapınıza.
marketlerde kahve ikram edilmez. marketler doğum günlerinizi excel tabloları dışında hatırlamaz. size baktığında dozun az ya da fazla gelme ihtimaline karşı doktorunuza bir telefon etmez. gece yarısı size ilaç göndermek için uğraşmaz, borcunuzu yarına ertelemez, sizi hatırlamaz, umursamaz. onlar için bir datadan fazlası değilsinizdir.
birilerine fayda sağlamak adına, bu işten ekmek yiyen bir çok insana ve aynı zamanda hastalara atılmaya çalışılan kazıktır bu efendim...

eva angelina

(bkz: bugün sözlükten öğrendiklerimiz)

güzel mi çirkin mi olduğu anlaşılamayan kadın

genelde kendine özgü garip çekicilikleri olan kadınlardır. zaten bu yüzden neden beğenildikleri bakar bakar da anlaşılamaz.

anne ile baba arasındaki diyaloglar

baba: bu çocuklar adam olmaz...
anne: olmaz vallaaaa....